Güneş Patlamaları
Bu haftaki yazımızda güneş patlamalarının temel sebeplerinden ve buna bağlı olarak oluşan auroralardan bahsettik ayrıca tarihteki ilginç 1859 Carrington Olayına da değinmeyi unutmadık. İyi okumalar. (ortalama okuma süresi 2 dakika)
Güneşin Öfkesi: Ilımlı Bir Günün Ardındaki Patlama
Güneş, yaşamımızın merkezinde parlayan, bize ışık ve enerji veren dev bir yıldızdır. Ancak, zaman zaman bu devasa yıldızın sakin yüzeyinde gizlenmiş öfkesini görmekteyiz. Güneş patlamaları, uzayda şahit olduğumuz etkileyici ve bazen de ürkütücü gösterilerden biridir. Bu muazzam gösteriler dev yıldızımızın ne kadar büyük ve güçlü olduğunu bize hatırlatır. Bu güç gösterisinin etkilerini çoğu zaman Kuzey ve Güney kutbunda Aurora(yeryüzünün manyetik alanı ile Güneş'ten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ışımalar.) olarak ya da bazı bölgelerde elektrik kesintisi, elektronik aletlerde hasar şeklinde görmekteyiz. Güneşin gizemli patlamaları, evrenin derinliklerine bir pencere açarak, insanlığın varoluşu ve evrenle olan etkileşimimiz hakkında bize büyüleyici bir bakış sunmakta. Her bir güneş patlaması, evrende yaşamakta olduğumuz serüvenin sadece bir anıdır.
Güneş Patlaması Hakkında Genel Bilgiler
Güneş patlamasının oluşma nedeni Güneş Manyetik alanındaki, bölgesel yeniden bağlanmalardır. Bu yeniden bağlanmalar ise kütle çekim, manyetik ve diğer etkiler sonucu oluşmaktadır.
Bir Güneş patlaması oluştuktan 1-5 gün içerisinde Dünyaya ulaşır. Güneş patlamasının oluşturduğu parçacıkların yük miktarı, hızı, toplam kütlesi; Dünyayı ne kadar etkileyeceğini belirler.
Güneş'in manyetik alanı, 11 yılda bir döngüsel olarak değişir. Bu döngüye güneş patlama döngüsü denir.
Güneş patlama döngüsünün en düşük noktası, güneş minimumu, en yüksek noktası ise güneş maksimumudur.
Güneş minimumunda, Güneş'in manyetik alanı zayıftır. Bu dönemde, güneş patlamaları ve diğer Güneş aktiviteleri de daha az görülür.
Güneş maksimumunda, Güneş'in manyetik alanı güçlüdür. Bu dönemde, güneş patlamaları ve diğer Güneş aktiviteleri de daha sık görülür.
Auroralar Hakkında Genel Bilgiler
Auroralar genellikle geceleri gözlemlenir ve ağırlıklı olarak iyonosferde ortaya çıkar. Bu etkileşim olayı, dünya atmosferinin yüksek enlemlerinde, özellikle de 60 ila 72 derece kuzey ve güney enlemleri arasında, yani arktik ve antarktik kutup dairelerinin içinde yoğunlaşır. Bu olayın görülme sıklığını etkileyen başlıca nedenler, manyetik alanın bu bölgelerde daha güçlü olması ve bu bölgelerdeki karanlık gün sayısının fazlalığıdır.
Aurora, genellikle yeşil, kırmızı ve mavi renklerde görülür. Bu renklerin oluşumu, atmosferdeki gaz moleküllerinin özelliklerine bağlıdır. Örneğin, oksijen molekülleri, yeşil ışık üretirken, azot molekülleri, kırmızı ve mavi ışık üretir.
Auroralar sadece Dünyada oluşmaz. Satürn, Uranüs ve Neptün gibi gezegenlerin de güçlü manyetik alanları vardır. Bu nedenle, bu gezegenlerde de auroralar görülebilir.
Ürkütücü Bir Güneş Fırtınası: 1859 Carrington Olayı
‘Carrington Olayı’, 28 Ağustos’tan 7 Eylül 1859’a kadar 10 gün süren, Dünya’yı vurduğunu bildiğimiz, kaydedilen en büyük jeomanyetik fırtınaydı. 28 Ağustos 1859’da, Güneş’in yüzeyinde bir dizi Güneş lekesi oluşmaya başladı. Büyük Güneş fırtınası ise 1-2 Eylül 1859’da gezegenimizi etkiledi. Normalde Güneşte gerçekleşen böyle bir aktivitenin dünyaya ulaşması üç ila dört gün kadar sürer. Ancak Carrington Olayı farklıydı. Etkiler yaklaşık 18 saat sonra hissedilmeye başlanacaktı. Resmi olarak SOL1859-09-01 olarak bilinen Carrington Olayı, ilk kez Güneş’in enerjik mizacı ile 19. yüzyılın gelişmekte olan teknolojisi arasındaki potansiyel olarak feci ilişkiyi gözler önüne serdi. Bu olay aynı zamanda o zamana kadar bir ilişki olduğunu düşünmediğimiz aurora ışık gösterileri ve Güneş arasındaki bağlantıyı da anlamamızı sağladı. Bu olay esnasında sıra dışı bir gelişme de yaşanmıştır. American Telegraph Company çalışanları, Boston ofisine geldiklerinde herhangi şekilde telgraf gönderip alamadıklarını fark etmişlerdir. Ancak olağanüstü bir biçimde makinelerin fişini çektiklerinde makineler çalışmış ve telgraf gönderebilmeye devam etmişlerdir. Güneşten gelen enerji ile dünyanın atmosferinde öylesine yüksek bir elektrik akımı birikmiştir ki bu akım ile herhangi bir elektriğe ihtiyaç olmadan tüm elektrikli cihazlar kullanılabilir bir hale gelmiştir.
Taha SİYAM
Teknoloji ve AR-GE Komitesi